Hicretimiz kime?
Hicretin anlamını yaşamsal anlamda kendimize uyarlama imkanımız
olsa, olabilse keşke!
Nasıl da kaçışların uzun yolculuğunda yol alan seyyahlar
olurduk o zaman. Belki dere tepe, dağ deniz tırmanırken önümüze çıkan nice
engelleri aşar, menzile doğru gitmek için nasıl da heyecanla çarpardı kalbimiz.
Varılacak yer; bütün dertlerimizi, çektiğimiz sıkıntıları unutturacak
kadar önemliyse bizim için, değmez miydi her çekilen çileye? Başımızı yumuşak
yastık yerine kayalara dayamanın ne önemi olurdu ki o halde?
Kaçıyorsak en yakınımızdaki en gaddar düşmandan en korkunç
canavardan en güzele, saadete, huzura…
Kaçıyorsak,
acılarımızdan, sıhhate, selamate…
Kaçıyorsak bütün kirlerlerden, kirlenmişliklerden temizliğe,
nezafete…
Kaçıyorsak bizden, bizi yaratana, terbiye edene, güzelliği
sunana, tövbe deterjanıyla bizi tertemiz edip ebedi selamete davet edene…
Velhasıl kaçışımız nereye, kime, kimin davetine…
Öyle olsun ki kaçışımız adı hicret olsun böylece.
Meryem ŞAHİN “Güncelerim” Ekim 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder