2 Eylül 2016 Cuma

KUMBARACI YOKUŞU’NDA AKŞAMÜZERİ


Griye dönen bir İstanbul akşamı’nda İstanbul’a yürüdüm. Sıkışık akşam trafiğinin taşıttan koridorlarında heyecanla ilerledim. Görmeyi çok istediğim bir mekana ulaşma çabası içinde yol alırken İstanbul’u yaşamak bambaşka bir duygu benim için. Tarihin derinliklerine doğru ilerliyor gibi hissederim kendimi bu akşam gezilerinde. Tarihe özlemim arttığı zamanlarda bazen Fatih sokaklarında dolaşır bulurum  kendimi, bazen surların hangi tarihte kimlerin eline dokunduğunu düşünürüm, bazen İstiklal Caddesi’nin çift taraflı kendine münhasır binalarını seyreder olurum.
Bu gezintim tarihe merak değilse de sanata ve sanatsal değerlerimize olan iştiyakımın neticesi olarak sürükledi beni İstanbul’un tarihi semtlerinden birine. Yokuşlarına tırmandım Tophane sokaklarının. Daracık sokak aralarında saflığından hiçbir kayba uğramamış çocukların fotoğraflarını sakladım makinemin içerisine. Kahve önlerine doluşmuş boş oturan erkeklere şaştım; nasıl ve neden bu mekanlarda zamanı öldürdüklerine, zamanı öldürürken kendilerini tükettiklerine.
En ilginç geleni de sokaklardan geçenlerin kapı önlerine oturmuş insanlarla olan iletişimi idi. Herkes birbirini tanıyor, her kapının önünden geçerken anlık muhabbetler ediliyordu. Büyük bir aile gibiydi burada yaşayanlar anlaşılan. Unutulmuş değerlerimizden biri idi elbette.
Kumbaracı Yokuşu’ndan aşağıya inince gideceğim adresi sorduğum karayağız genç; şu aşağıdaki yer diyerek, eliyle işaret etti. Sıcak samimi bambaşka bir ortam. İstanbul’un orta yeri.
İçeriye girdiğimde doğallığı ön plana çıkartarak emek verildiği her halinden belli olan bir mekanda genç bir kardeşimiz beni karşıladı. Sıcak ve samimi yaklaşımı mekana ayrı bir sıcaklık katıyordu. Eski sanat ve sanatkarların eserlerini kucağında tutan bu yer bir sanat galerisi. Kumbaracı 4.
Kısa bir sohbetimiz oluyor Bekir Bey’le. Az zamanda çok şey konuşuyoruz. Zamanı genişletip içini güzelliklerle dolduruyoruz bir anda sanki. Nasıl olmasın ki? Böylesi güzel bir mekanda, değerine paha biçilemez hat, tezhip, çini eserlerin bulunduğu bir mekanda ve İstanbul’un ortasında.
Bekir Bey  kurslar da vereceklerini söylüyor. Geleneksel sanat dallarında öğrenme hevesi olanlara el uzatacaklarını anlatıyor. Sergilerin usulüne uygun olarak devam edeceğini belirtiyor. Üç arkadaş ve dostları ile birlikte buraya çok emek verdiklerini de sözlerine ekliyor.
 Her şey çok güzel. Ortam çok huzurlu. Sanat eserlerine söyleyecek sözüm yok. Zira buna ehil değilim. Sadece gençleri tebrik ediyorum. Sanata ilgisi olanları, İstanbul’u yaşamak isteyenleri bu sıcak ve samimi ortama Kumbaracı 4 Sanat Galerisi’ne uğramalarını tavsiye edi yorum.
                                                                                              Meryem ŞAHİN   
                       11.09.2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder