14 Ekim 2016 Cuma

Beykoz Yolunda Bir Tarih: Nurual Teyze -II


Dünden devam
Zannettim ki yakında inecek yahut koltuğunu değiştirmek için kalkmak istiyor. Ama kalkmaktan
vazgeçti pencere tarafına oturdu. Selam verdim. Aldı.
-Evladım; dedi. Kusura bakmayın. Ben hastayım da o yüzden. Hep böyle en önde oturuyorum. Şoföre yalvarıyorum arada camı aç ne olursun, diye. Panikatak var da hemen daralıyorum, dedi.
- Geçmiş olsun teyzecim, Allah şifa versin inş. Herşey bizim için. Geçer inş. dedim.
-Tedavisi varmış amma ben zamanında bilemedim. 22-23 yaşlarındayken beni yakaladı bu hastalık. O zaman bilemedik. Çok sonraları öğrendik panikatak olduğunu. Ama ben bu yaştan sonra doktora gidemem, ilaç kullanamam!
-Teyzeciğim olur mu öyle? Tedavisi var bu hastalığın. Hergün sıkıntı çekmektense ilaç kullanmak daha iyidir. Rahat edersiniz. Tedavi olmak lazım.
-Ama gidemem, doktora gidemem, daralırım.  
-Siz nerelisiniz, nereye gidiyorsunuz, diye sordu. Cevapladım. Ben de ona sordum. –Ben Selimiye’liyim,  Beykoz’a gidiyorum şimdi. Çok severim bu yolları çok. Beykoz’a kadar gidip, oradan ekmek alıp döneceğim.
-Evet yollar çok güzel, yeşillik alanlar, asırlık çınarlar, incir ağaçları, rengarenk çiçekler, güller…nefes aldığını hissediyor insan. Hele de incecikten çiseleyen yağmur…
Beykoz’da meşhur bir fırın mı var ekmeği oradan alıyorsunuz? Yani ekmek almak için oraya kadar gidiyorsunuz da merak ettim.

-Yok. Oradan biryerden alacağım. Ben hep giderim oraya. Haftada iki kere giderim. Hergün giderdim ama artık haftada iki gün gidebiliyorum. Buna şükür, çok şükür. 
(devam edecek)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder